Hareket Ordusu - Hareket Ordusunun Kurulması ve Tarihçesi

1909 senesinde, 31 Mart İsyanı'nın bastırılması amacıyla, İttihatçılar tarafından İstanbul’a gönderilen; Mahmut Şevket Paşa'nın kumandanlık ettiği ve Kurmay başkanının Mustafa Kemal olduğu ordu, Hareket Ordusu olarak adlandırılmıştır. Kurulan orduya “Hareket Ordusu” adını Mustafa Kemal vermiştir.
Hareket Ordusu’nun Kurulması ve Hareket Ordusu’nun Tarihçesi
1908 yılında ilan edilen II. Meşrutiyet'in ardından, İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin iktidarı denetlemesi, devlet işlerinde söz sahibi olmaya çalışması ve cemiyetin baskıcı tutumları karşısında tepki oluşumu başlamış ve muhalafet ile aralarındaki mücadele 31 Mart Vak’ası (13 Nisan 1909) olarak adlandırılan ayaklanmaya sebebiyet vermiştir.
Olaylar, 31 Mart Vak’ası olarak adlandırılan ayaklanma öncesinde -Meşrutiyet’in korunması amacıyla- Selânik’ten Taşkışla bölgesine getirilen avcı taburları isyanı ile başlamıştır. Durumun Selânik’te duyulması üzerine, başkanlığını 3. Ordu Kumandanı ve Rumeli Umumî Müfettişi Mahmut Şevket Paşa’nın yaptığı toplantıda;
- Ayaklanmanın Rumeli bölgesinden hareket edecek ordu ile bastırılması kararı alınmıştır.
- İttihat ve Terakkî Cemiyeti’yle uyum içerisinde hareket edilmesine karar verilmiştir.
- 14 Nisan tarihinde düzenlenecek açık hava toplantısı ile (miting) halkın da harekete geçmeye teşvik edilmesi planlanmıştır. (14 Nisan’da düzenlenen mitinge Türk, Sırp Ermeni, Rum, Arnavut, Makedon, Bulgar, Yahudi ve Ulahların oluşturduğu otuz bin kişi katılmış; miting sonunda “Silah başına arş İstanbul’a!” sloganları atılmıştır.)
31 Mart Vak’ası'nın ardından Selanik’e kaçan İttihat ve Terakki Cemiyeti, ayaklanmayı bastırmak amacıyla arayış içerisine girmiş; Mahmut Şevket Paşa ise, Selânik’teki cemiyet vasıtasıyla Edirne’deki II. Ordu kumandanı Ferik Sâlih Paşa ile iletişime geçerek, 2. ve 3. ordulardan oluşacak yeni bir ordusunun kurulması teklifini sunmuştur. Bu kapsamda, İstanbul’a gönderilecek ordunun iki mürettebattan oluşmasına karar verilmiş; Selânik bölgesinden hareket edecek tümen ile gönüllülerin oluşturduğu birliklerin başında Hüseyin Hüsnü Paşa, Genelkurmay Başkanı Mustafa Kemal; Edirne bölgesinden yola çıkacak birliklere ise Mirlivâ Şevket Turgut Paşa’nın kumanda etmesi ve Genel Kurmay Başkanlığında Kâzım Karabekir’in olacağı bu ordunun Mahmut Şevket Paşa’nın emri ve komutasında olması kararlaştırılmıştır.
15 Nisan 1909 tarihinde kumandanlığını Binbaşı Muhtar Bey’in üstlendiği ilk öncü birlik Selânik’ten hareket ederek, 16 Nisan günü Çatalca’ya varmış ve bunun üzerine Hükumet telaşa düşmüştür. Meclis gündemine taşınan bu konu üzerine yapılan görüşmeler sonrasında ordunun Çatalca bölgesinde kalmasına yönelik çözüm yolları arayışı başlamış ve bu sırada devlet, azınlık mebuslarının oluşturduğu bir heyeti Çatala’da yönlendirmiş fakat bir sonuç elde edememiştir.
İstanbul’a yaklaşan Hareket Ordusu, 19 Nisan 1909 tarihinde Yeşilköy’ü ele geçirmiş ve ertesi gün, Bakırköy’e girmeyi başarmıştır. Ordu Ispartakule - Halkalı hattında bulunduğu sıralarda, İstanbul’dan temsilciler ve azınlık mebuslar orduya dahil olmak istemişler ancak bu talepleri geri çevrilmiştir.
Hareket Ordusu Yeşilköy’e yerleşerek, devletten 31 Mart ayaklanmasında adı geçen askerlere Rumeli birliklerine direnmemelerine yönelik yemin ettirilmesini talep etmiştir. Devlet ise bir heyet kurarak askerlerin itaat etmesini istemiştir. Aynı gün içerisinde Hüseyin Hüsnü Paşa, İzzet Paşa’ya ve halka hitaben; Meşrutiyet’e darbe teşkil edenleri ağır şekilde cezalandırılacağına, kaldırılmış olan anayasanın tekrardan yürürlüğe geçeceğine, halka dokunulmayacağına ve ordu ile milletin selameti dışında başka bir düşüncesinin olmadığına dair beyanname yayınlamıştır. Beyannamenin duyurulması sonrasında Hassa Ordusu’na komuta eden Nâzım Paşa ile kimi kumandanlar padişaha Hareket Ordusu’na silah ile direniş gösterilmesine yönelik istekte bulunmuşlardır. Ancak *II. Abdülhamid, askerler arasında kan çıkması ve Müslümanlar arasında kırgınlık olması gibi durumların yaşanmasını istemediği gerekçesiyle bu teklifi geri çevirmiştir. Bu sırada ise İstanbul kamuoyu da Hareket Ordusu’na destek vermeye başlamıştır.
31 Mart Vak’ası sonrası, İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin önde olan isimlerinde Enver Bey ve Cemal Bey, Yeşilköy’de Hareket Ordusu’na dahil olmuşlardır. Bunun üzerine Hareket Ordusu ile İttihat ve Terakkî Cemiyeti arasında bir alaka bulunduğu yönünde haberler yayılmış ve sonrasında kumandanlık tarafından bir beyanname yayınlanarak Hareket Ordusu’nun amaç ve görevinin siyasi değil; askeri olduğu duyurulmuştur.
22 Nisan tarihinde, Mahmut Şevket Paşa ordunun kumandanlığını tekrar ele almış ve ardından Meclis-i Umûmî-i Millî toplanarak orduya teslimiyetlerini ilan etmişlerdir.
Harekat Ordusu, İstanbul surlarına ilerleyerek 22 Nisan tarihinde Davud Paşa Kışlasını kuşatmış; ardından Mahmut Şevket Paşa’nın isteği üzerine ordu, 23 Nisan’da İstanbul’a girerek Harbiye Nezaret binasını ve Beyoğlu bölgesini kontrol altına alınmıştır. 24 Nisan tarihinde ise Yıldız Sarayı ele geçirilmiş; sonuç olarak orduda 49 kişi hayatını kaybetmiş ve 82 kişi ise yaralı olarak kurtulmuştur. İstanbul bölgesinde bulunan Harekat Ordusu birliklerinde ise 230 kişi ölmüş, 475 kişi yaralı olarak kurtulmuştur.
Sonuç
İstanbul’da 25 Nisan tarihinde Harekat Ordusu kumandanlığı tarafından sıkıyönetim ilan edilmiştir. Hassa ordusu üyeleri ve İstanbul’da bulunan avcı taburları 31 Mart Ayaklanması nedeniyle suçlu olarak kabul edilmiş ve Rumeli’ye sürülmüşlerdir. Ayasofya’ya gelen Meclis-i Millî ise II. Abdülhamid’in hal‘ine karar vermiştir. Bu sırada Mahmut Şevket Paşa üç ordunun da müfettişliğine tayin edilmiş ve kendisine tam yetki tanınmıştır.
Hareket Ordusu, İstanbul’da tamamıyla söz sahibi olduktan sonra kurulan dîvânıharplerde 31 Mart sürecinde suçlu olarak kabul edilen isimler ve askerler yargılanmaya başlanmış ve yargılamalar sonucunda II. Abdülhamid’e bağlı olan paşalar sürgüne yollanmıştır. Aynı zamanda Hareket Ordusu, bünyesindeki efradına gümüş ve altından madalya takdim edilmesine karar vermiş; ordu şehitlerinin ailelerine maaş bağlanmasına kararlaştırılmıştır.
Öte yandan ordu kumandanlığı Tasfiye-i Rüteb Kanunu’nu yürürlüğe koyarak diğer yandan da Yıldız Sarayı Evrakı Tedkik Komisyonu'nu oluşturmuştur. Gerçekleştirilen aramalarda bulunan bütün malzemeler komisyonca incelenmiş ve Mahmut Şevket Paşa’nn isteği üzerine 330 sandık jurnal yakılmıştır. Ayrıca II. Abdülhamid’in tüm mal varlığına el konulmuş ve Selânik-Alatini Köşkü'ne sürgüne gönderilen Abdülhamid’e bin lira aylık tahsis edilmiştir.
Harekat Ordusu görevini, 1909 yılında tamamlamış olsa da 1911 yılının Mart ayına dek süren sıkıyönetim zamanında, vaziyet değişerek siyasi ve kişisel diktatörlük baş göstermiştir.